drive a - Türkçe İngilizce Sözlük

drive a

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"drive a" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Computer
drive a i. a: sürücüsü
drive a i. sürücü a

"drive a" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 134 sonuç

İngilizce Türkçe
General
drive a car f. araba kullanmak
Tom knows how to drive a car.
Tom araba kullanmayı biliyor.

More Sentences
drive a nail f. çivi çakmak
He drove a nail into the board.
Tahtaya bir çivi çaktı.

More Sentences
drive a truck f. kamyon sürmek
I used to drive a truck.
Ben kamyon sürerdim.

More Sentences
Idioms
for a drive expr. arabayla gezmeye
He often takes me for a drive.
O, sık sık beni arabayla gezdirir.

More Sentences
General
a drive for funds i. para toplamak için açılan kampanya
drive a tunnel f. tünel açmak
drive into a corner f. köşeye sıkıştırmak
drive somebody into a corner f. açmaza düşürmek
drive somebody into a corner f. köşeye sıkıştırmak
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek
drive into a corner f. kıstırmak
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek
drive a car f. otomobil kullanmak
drive in a stake f. kazık çakmak
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlığa girişmek
drive a hard bargain f. sıkı pazarlık yapmak
go for a drive f. arabayla gezintiye çıkmak
drive at a speed exceeding a legal limit f. hız yapmak
drive at a speed exceeding a legal limit f. sürat yapmak
drive a car f. araba sürmek
drive a lorry f. kamyon sürmek
drive a car/bus f. direksiyon sallamak
drive a bit fast f. biraz hızlı sürmek/kullanmak
be killed by a drive by shooting f. hareket halindeki bir araçtan açılan ateş sonucu hayatını yitirmek
be killed by a drive by shooting f. hareket halindeki bir araçtan açılan ateş sonucu hayatını kaybetmek
drive a motor vehicle f. motorlu araç kullanmak
drive a motor vehicle f. motorlu taşıt kullanmak
have a nice drive ünl. hayırlı olsun (araba vb)
Colloquial
drive into a corner f. (kişiyi) köşeye sıkıştırmak
go out for a drive f. arabayla gezintiye çıkmak
go out for a drive f. çıkıp arabayla gezmek
Idioms
could drive a truck through (something) [us] f. (argümanın, anlaşmanın) çok boşlukları olmak
could drive a truck through (something) [us] f. (argümanın, anlaşmanın) açık/zayıf noktası çok olmak
could drive a truck through (something) [us] f. (argümanda, anlaşmada) at oynatacak noktalar olmak
can drive a truck through (something) [us] f. (argümanın, anlaşmanın) çok boşlukları olmak
can drive a truck through (something) [us] f. (argümanın, anlaşmanın) açık/zayıf noktası çok olmak
can drive a truck through (something) [us] f. (argümanda, anlaşmada) at oynatacak noktalar olmak
drive a coach and horses through something f. açık noktalarını bulup göstermek
take for a drive f. arabayla gezintiye çıkmak
go for a drive f. arabayla gezintiye çıkmak
drive a wedge between somebody f. aralarını açmak (kişilerin)
drive a wedge between f. aralarını açmak
drive a wedge between somebody f. aralarını bozmak
drive a wedge between f. arasına bariyer koymak
drive a wedge between f. arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between f. arasını açmak
drive a wedge between somebody f. arasını bozmak
drive a wedge between f. ayırmak
drive someone into a corner f. birini köşeye sıkıştırmak
drive a coach and horses through f. bir düşünceyi çürütmek
drive a coach and horses through f. bir kuralı bozmak
drive a coach and four horses through f. bildiğini okumak
drive a price up f. fiyatları yükseltmek
drive a price down f. fiyatları aşağıya çekmek
drive a price up f. fiyatını yükseltmek
drive a price down f. fiyatları düşürmek
drive a wedge between somebody f. ipleri germek
drive a coach and horses through f. içine etmek
drive a coach and four horses through f. kuralları hiçe saymak
drive someone into a tight corner f. köşeye sıkıştırmak
drive someone into a corner f. köşeye sıkıştırmak
drive a coach and horses through something f. zayıf noktalarını bulup göstermek
drive a coach and horses through f. zayıf noktalarını göstererek gözden düşürmek
could drive a truck through (something) f. (bir şeyi) kolaylıkla çürütebilmek
could drive a truck through (something) f. eksiklikleriyle kusurlarını ortaya çıkarabilmek
could drive a truck through (something) f. yanlışlıklarını ortaya serebilmek
can drive a truck through something f. (bir şeyi) kolaylıkla çürütebilmek
can drive a truck through something f. eksiklikleriyle kusurlarını ortaya çıkarabilmek
can drive a truck through something f. yanlışlıklarını ortaya serebilmek
could drive a truck through (something) [us] f. kusurları açıkça/apaçık ortada olmak
could drive a truck through (something) [us] f. kabak gibi ortada olmak/görünmek
could drive a truck through (something) [us] f. kusurlarını/yanlışlarını ortaya dökmek
could drive a truck through (something) [us] f. kusurlarını/yanlışlarını gözler önüne sermek
drive a nail in (someone's or something's) coffin f. (birine/bir şeye) darbe vurmak
drive a nail in (someone's or something's) coffin f. (birinin/bir şeyin) sonunu/çöküşünü hazırlamak
drive a nail in (someone's or something's) coffin f. (birini/bir şeyi) başarısızlığa sürüklemek
drive a nail in (someone's or something's) coffin f. (birini/bir şeyi) sona bir adım daha yaklaştırmak (birinin/bir şeyin) tabutuna çivi çakmak
drive a wedge between (someone or something) f. (birilerinin/bir şeylerin) arasını açmak
drive a wedge between (someone or something) f. (birilerinin/bir şeylerin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between (someone or something) f. (birilerinin/bir şeylerin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between (someone or something) f. (birilerinin/bir şeylerin) arasını bozmak
drive a wedge between a and b f. (iki kişinin) arasını açmak
drive a wedge between a and b f. (iki kişinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between a and b f. (iki kişinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between a and b f. (iki kişinin) arasını bozmak
drive a wedge between someone and someone f. (iki kişinin) arasını açmak
drive a wedge between someone and someone f. (iki kişinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between someone and someone f. (iki kişinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between someone and someone f. (iki kişinin) arasını bozmak
drive a wedge between someone and someone f. (biriyle birinin) arasını açmak
drive a wedge between someone and someone f. (biriyle birinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between someone and someone f. (biriyle birinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between someone and someone f. (biriyle birinin) arasını bozmak
drive a price down f. fiyatı aşağı çekmek
drive a price down f. fiyatı düşürmek
drive a price up f. fiyatı artırmak
drive a price up f. fiyatı yükseltmek
drive down a price f. fiyatı aşağı çekmek
drive down a price f. fiyatı düşürmek
take (something) for a drive f. (bir şeyle) gezintiye çıkmak
take (something) for a drive f. (bir araçla) kısa bir sürüşe çıkmak
take (something) for a drive f. (bir aracı) biraz sürmek
drive someone up a wall f. tepesini attırmak
drive someone up a wall f. çileden çıkarmak
drive someone up a wall f. deli etmek
drive someone up a wall f. sinir etmek
drive someone up a wall f. uyuz etmek
drive someone up a wall f. delirtmek
drive someone up a wall f. çıldırtmak
drive somebody up a wall f. tepesini attırmak
drive somebody up a wall f. çileden çıkarmak
drive somebody up a wall f. deli etmek
drive somebody up a wall f. sinir etmek
drive somebody up a wall f. uyuz etmek
drive somebody up a wall f. delirtmek
drive somebody up a wall f. çıldırtmak
can drive a truck through something expr. (bir anlaşmanın, tartışmanın, sözleşmenin) çok büyük açıkları/zayıf yönleri olması
can drive a truck through something expr. (bir anlaşmanın, tartışmanın, sözleşmenin) açıklarının/zayıflıklarının apaçık ortada olması
can drive a truck through something expr. (bir anlaşmanın, tartışmanın, sözleşmenin) açıklarının/zayıf yönlerinin kabak gibi ortada olması
for a drive expr. araba gezintisine
for a drive expr. (arabayla) kısa bir gezintiye
Speaking
can your father drive a car? expr. baban araba kullanabiliyor mu?
can your father drive a car? expr. baban araba kullanabilir mi?
Technical
drive a tunnel i. tünel açma
drive to a high state f. yüksek duruma geçirmek
Computer
a:\ drive i. a:\ sürücüsü
upgrade a drive expr. bir sürücü yükselt
compress a drive expr. bir sürücü sıkıştır
check a drive expr. bir sürücü incele
uncompress a drive expr. sıkıştırılmış bir sürücüyü aç
select a drive expr. sürücü seç
Informatics
mapping of a network drive i. ağ sürücüsü bağlantı tanımı
Telecom
mapping of a network drive i. bir ağ sürücüsünün bağlantı tanımı
Automotive
drive a vehicle f. araç kullanmak